Ç. TRAFİKTE HEYECAN VE STRES
1. Trafikte Heyecan ve Heyecanı Etkileyen Faktörler
a) Sürücü Kişiliği
Trafikte davranışlarımızı etkileyen faktörler bir hayli olup bunların başında heyecan gelmektedir. Sürüş esnasında sürücü kişiliği bazen çok farklı bir yapıya bürünebilir. Bu esnada diğer trafik faktörlerinin de devreye girmesiyle heyecan daha da artabilmektedir. Bu heyecan duyguları genelde trafiğe çıktığımız zaman davranışlara olumsuz etki yapar ve doğrudan doğruya davranış atılganlıklarına yol açarlar. Heyecanlar ne kadar yoğun olursa sürücü de o kadar çok bununla baş etmeye çalışacaktır. Kimse tarafından tanınmamaktan ve kapalı bir araç içinde bulunmanın verdiği güçten dolayı sürüş davranışlarını olumsuz etkileyen önemsiz sebepler güçlü duyguların ortaya çıkmasını tetikleyebilir.
b) Heyecanın Davranış Şeklimizi Etkilemesi
Trafikte bulunan birçok insan oldukça dar bir alanı birbirleriyle paylaşmak zorundadır. Trafikte iken aniden karşılaşılıyor ve birbirimizle anlaşmamız gereken durumlar ortaya çıkıyor. Heyecanlar, birbirimizle olan bu ilişkilerin niteliğine dair bize bilgi verir. Bu konuyu daha iyi açmak için heyecanları genel olarak dört gruba ayırabiliriz.
Otoyolda heyecansal davranış şekilleri çok sık görülmektedir. Birisi için sözde yavaş giden bir kimse, diğeri için ise araba sıkıştıran başka birisi olumsuz heyecanları tetikleyebilir. Kızgınlık ve stres trafikte birçok sürücü için riziko içeren sürüş davranışlarına yol açabilir.
Sonuç olarak aşırı derecede hızlı ve rizikolu sürüş şekli, intikam amacına yönelik heyecanlar özellikle problem oluşturmaktadır. Her kim kendisini aşağılanmış hissederse ve bunun hesabını sorma duygusu içerisine girerse büyük bir tehlike oluşturur. Halbuki sinirli veya zaman baskısı altında olmak, trafik kurallarını hiçe saymak için asla bahane olamaz.
Heyecanlar sık sık araç içerisindeki yolcular arasında da ortaya çıkmaktadır. Sürücü, araba içerisindekilerle ateşli bir şekilde tartıştığı için tehlikeli durumlara gelebilir. Ayrıca sürücü, yanındaki kişinin kendi sürücülüğüne dair beklentilerini de olumsuz yönde etkiler. Böylece örneğin yanınızda kendi arkadaşınızın olması yerine, annenizin olması durumunda zorunlu olarak davranış şekliniz başka türlü olacaktır.
Heyecansal duygular içerisinde boğuşurken direksiyona geçmek problem teşkil eder. Günlük yaşamdaki heyecansal ruh halimiz bir tehlike oluşturduğumuzun bilincine varmadan trafiğe akseder. Olumlu duygular içerisinde geçtiğimizde de sürüş davranışlarımız bundan etkilenebilir. Sevinç, mutluluk veya eğlence duygularına kapıldığımız zaman dikkatimiz dağılır.
Günlük yaşamda tamamen normal olan bu duygular, araba kullanırken çok çabuk hafife almaya veya düşüncesizce hareket etmeye dönüşebilir.
c) Heyecanı Kontrol Altına Alma
Her kim, “iyi bir araba sürücüsü” olarak kalmak istiyorsa kendine özgü kızgınlığını kontrol edebilmeli ve hayal kırıklıklarını hoş görebilmelidir.
Saygı, arkadaşlığa dayalı davranış şekli ve soğukkanlılık aynı şekilde bu kapsam içerisine girmektedir. Sorumluluk duygusuna sahip bir sürücü sadece arabayı kullanmayı öğrenmiş olmayıp aynı zamanda kendisine de hakim olmayı öğrenmelidir. Kendisini olaylara kaptırmayıp duygularına göre hareket etmeyi bilmelidir.
Soğukkanlı bir görüş açısına sahip olunduğunda tüm kozlar elinizde olmuş olur. Her kim heyecansal bir durumda hemen köpürürse bir daha sakinleşmesi zor olur.
Heyecanlarınız üzerinde kontrol hakimiyeti sağlayabilmeniz her zaman kolay olmaz fakat bunun öğrenilmesi mümkündür. Burada atılması gereken ilk adım kendinizi tanımanızdır.
İnsan kendi zihniyeti, ön yargıları, güdü veya duyguları ve bunların trafikteki davranışlarına karşı olan etkileri hakkında çoğunlukla bilinçli değildir. İnsanın kendi zihniyetinin sadece, hangi zihniyete sahip olduğu konusunda bilinçli olduğu zaman değişmesi mümkün olur.
Bir sonraki adım ise kendini başkalarının yerine koyabilme, başkalarının davranışlarını mantıklı olarak sorgulayabilme ve onları anlamaya çalışabilme yeteneğinin olmasıdır. Dünyayı başkalarının gözüyle görebilmeye çalışıldığında onların davranışları için aşağıdaki sebepleri düşünebiliriz.
“Muhtemelen yol hakkı olan bir durumu yanlış mı tahmin etti?”
“Muhtemelen kötü bir şey yaşadı ve bu yüzden gerilim altında
mı?”
“Muhtemelen şahsen benimle ilgili değildir.”
Heyecan ortamının iyi bir şey olmadığını bilmek ve bunun için sakin kalmak, başkalarının olası hatalı davranışlarını hoşgörü ile karşılayabilmek ve tüm bunları şahsınıza özel bir saldırı olarak görmemek daha iyi bir düşünce tarzıdır.
İçinizde heyecan fırtınaları koparsa, araba kullanmayı güvenli yapan kendi veya başkalarının sürme davranışlarını rasyonel objektif şekilde değerlendirebilmek mümkün olmaz. Burada rasyonel duygulara dayanan noktayı tespit edebilmek önem kazanmaktadır. Bu durumda örneğin düşüncelerinizi bilinçli durdurmanız sinirlerinizi frenleyebilir. Örneğin çıkılan son tatilin, kişisel ilgi veya hobiler gibi huzur verici olayların düşünülmesine yardımcı olmaktadır.
Kendinize hakim olabilmeniz konusunda genel olarak geçerli olan bir formül yoktur. Birine yardımcı olmaya yönelik bir fikir başka bir kişiye uygulaması zor olarak görünebilir.
ç) Dikkat
Kim bir tehlikeyi, tehlike olarak algılarsa ancak o zaman dikkatli davranabilir. İnsan kendisinin yanılgıya düşebileceğini hissederse o zaman başka insanlarında hatalı davranabileceğini tahmin edebilir. Bunun için tehlike bilinci yanında dikkatte gereklidir. Yani önünü görebilecek şekilde aracı sürmesi gerekmektedir.
Önünü görebilme, aktif bir şekilde trafikte olanları gözleyebilmenin yanı sıra kendi aracını da gözlem altında tutabilmektir. Tabi ki bu oldukça yorucudur. Hedef, gerçek bir tehlikeye düşmeden tehlike kaynaklarını öngörebilmektir.
Burada geçerli olan kural: Görüşünüz ne kadar sık ve kısa olursa, toplanabilecek olan bilgilerin sayısı o kadar çok olur.
Örneğin önünde yabancı plakaya sahip bir aracı zamanında gören kişi artık yolu sormak için beklenmedik frenleme, durma veya geç sinyal verme nedeniyle şaşırmayacaktır.
d) Saygı
Trafikte bulunan diğer kişilere karşı saygılı olmak her zaman kolay değildir. Ancak trafiğin düzgün seyri açısından kaçınılmaz bir davranıştır. Bu yüzden trafiğe çıkmadan önce kendini bu davranışlara motive etmelidir. Kişi savunma pozisyonu içerisinde araba kullanırsa, haklı olduğuna dair ısrar etmezse, başkalarının menfaatlerine saygı gösterirse, onların problemlerini ve olası hatalı davranışlarını anlayabilirse onlara yardımcı olur.
e) Mağduriyet
Kara yolları trafiğinde başkaları zarar görmeyecek şekilde davranılmalıdır. Bunun içinde dikkatli bir sürüş gerçekleştirerek tehlike oluşturacak hareketlerden uzak durmak gerekmektedir. Sonuçta zarar vereceğimiz kişi veya kişilerinde bizim gibi trafikte hakları olduğunu düşünmek gerekir. Muhtemel mağduriyetlere yol açacak davranışlardan uzak kalmamız sonuçta kendi menfaatimizi de sağlayacaktır. Önemli olan trafiği tehlikeye sokacak davranışlardan uzak kalmaktır. Suçun kimde olduğu sorusu ikinci plandadır.
f) Tehlikeye Sokma
Tehlike, kolayca bir zarara yol açabilen davranış tarzları veya korktuğumuzda ortaya çıkan davranış tarzları gibi hususlardır. Tehlikeye sokma durumuna en yakın davranış şekillerine aşağıdaki hususlar örnek verilebilir.
· Viraja keskin girme
· Çok yüksek hız yapma
· Çok yakın sürme
· Farları çok geç kapatma
· Yolda kalan arabalara karşı yeterli güvenlik tedbirinin alınmaması
· Kapıların dikkatsizce açılması
· Trafikte güvenli olmayan bir araba
g) Engel
Kara yolları trafiğinde kaçınılması mümkün olmayan bir çok engel bulunmaktadır. Örneğin; lastik patlaması, aniden ortaya çıkan bir teknik arıza gibi. Ancak kaçınılması mümkün engeller cezaya tabidir. Bunlar arasında birçok şeyi sayabiliriz:
· Trafiğin yoğun olduğu yerlerde yanlış bir hareketle durma
· Geçerli bir sebep olmadan yavaş sürme
· Yakıtın bitmesinden dolayı yolda kalma
· Park etmiş araçları sıkıştırma gibi.
h) Rahatsız Etme
Rahatsız etme, trafikte diğer sürücülere bedensel veya ruhsal olarak sıkıntı verme demektir. Trafikte birçok konuda rahatsız etme durumu söz konusu olabilir. Örneğin; tehlike esnasında korna çalınması gibi. Fakat kaçınılması mümkün olan rahatsız etmelerde bulunmaktadır. Örneğin:
· Gereksiz yere korna çalma
· Kapıları çok sesli olarak kapatma
· Gaz pedalıyla oynama
· Arızalı bir ekzoz borusu
· Aşırı derecede atık gaz ve dumana boğma
· Gereksiz yere çevrede dolaşma
· Uzun süre durduğunda motoru açık bırakma
· Hızlı bir şekilde kalkış yapma
· Gürültülü bir şekilde yükleme yapmak gibi
i) Güven Prensibi
Kara yolları trafiğinde güven prensibine dayalı kurallar bulunmaktadır. Bu bağlamda, trafik kurallarına uygun davranan sürücülerin trafik kurallarına uygun davranmayan bazı kişilerin de olabileceğini hesaplaması ve bunu göz önünde bulundurması gerekir.
Güven prensibi, trafikte uygun davranmayan birisinin olduğu zaman geçerliliğini kaybetmiş olur. Güven prensibi aynı şekilde trafikte zayıf olan kişilere karşı da geçerli olmaz. Bu kişiler arasına çocuklar, hasta olduğu açık şekilde belli olan kişiler, engelliler ve yaşlı insanlar girmektedir. Bu kişiler olduğu zaman hatalı bir davranış şeklinin olabileceği hesaplanmalıdır.
2. Trafikte Stres ve Stresi Etkileyen
Faktörler
a) Stres
Yukarıda verilen örneklerin ortak bir yanı bulunmaktadır. Her ikisinde de güvenlik en temel ihtiyaçtır. Birinci örnekte sürücü kendi güvenliğini sağlamak için bir davranış sergilerken, ikinci örnekte sürücü bir başkasının güvenliğini sağlamaya çalışmaktadır. Ancak her iki örnekte de sürücünün bu güvenlik arayışına sebep olan en temel etmen strestir.
Stresi en genel haliyle bireylerin kendilerine ilişkin bir tehdit algıladıklarında verdikleri tepkiler olarak tanımlayabiliriz. Aslında stres, varlığımızın devamını sağlamaya yardımcı olan ve insanoğlunun varlığından bu yana taşıdığımız ilkel bir duygudur. 50.000 yıl önce ilkel insanlar mağaralarında vahşi bir hayvan gördüklerinde nasıl tepki veriyorsa bugün günlük hayatımızda yaşadığımız stresli bir durumda bedenimiz aynı tepkiyi verir. Peki bedenimizin vereceği bu tepkiler nelerdir?
· Kalp atışımızın hızlanması,
· Zor ve sık nefes alıp verme,
· Terleme,
· Tüylerimizin diken diken olması vb.
Stresin herkeste yarattığı tepkiler birbirinden farklı olacağı gibi her olayın her insanda aynı ölçüde stres yaratmayacağı bilinen bir gerçektir. İnsanların stres yaşamalarına neden olan durumlar travmatik olaylardan (bir yakının ölümü, doğal afetler vb.) trafik sıkışıklığına uzanan bir doğrultuda incelenebilir. Burada önemli olan bir olay ya da durumun insanlar tarafından nasıl algılandığıdır. Bu durum aşağıdaki şemayla kısaca gösterilmiştir:
b) Trafikte Stres
Yukarıda sayılan örneklere vereceğimiz cevap muhtemelen kızgınlık, öfke, gerginlik ve stres olacaktır. Yukarıdaki örneklerle de birlikte, sürücü stresi sürücülerin uzun yol ya da günlük araç kullanımı esnasında trafikte karşılaştıkları olumsuz olaylara karşı göstermiş oldukları bilişsel, duygusal ve fizyolojik tepkilerle görülmektedir. Stres yaşayan sürücülerin kaygıları artar, kalp atışları hızlanır ve saldırganca tutumlar sergileyebilirler. Araç sayısının gün geçtikçe artması ve halihazırdaki kara yollarının artan araç sayısına yetmemesinden kaynaklı olarak trafikte yaşanan kargaşa ve stres artmaktadır.
Sürücüler iki kaynaktan dolayı stres yaşayabilirler. Bu kaynaklar aşağıdaki gibi gösterilmektedir.
Her ne kadar stres kaynakları kişiden kişiye göre değişmekte ise de sürekli olarak yüksek ses, gürültü, kalabalık, aşırı sıcak ve çevre kirliliğinin hakim olduğu ortamlarda bulunan kişilerin stresin olumsuz etkilerini yaşama ihtimalleri yüksek olmaktadır. Yukarıda da belirtildiği gibi sürücü stresinin en tehlikeli etkilerinden birisi sürücü saldırganlığıdır. Bu stresi yoğun olarak yaşayan sürücülerin dalgın olmaları, trafik güvenliğini aksatacak hatalar yapmaları ya da kuralları ihlal etmeleri kaçınılmazdır. Bu nedenle her sürücü adayının ve sürücünün trafik güvenliğini sağlamak için stresin yıkıcı etkileriyle başa çıkmayı öğrenmeleri büyük önem taşımaktadır.
c) Trafikte Stresle Başa Çıkma
Stres her zaman yıkıcı duyguları beraberinde getirmez aksine bireyi başarı için güdüleyebilme özelliğine de sahiptir. Bu nedenle önemli olan yaşadığımız stresi yönetebilme ve bu stresle başa çıkma becerilerini kazanmaktır.
Stresle etkili bir şekilde başa çıkmak için öncelikle doğru bir değerlendirme yapmak gerekmektedir. Şöyle ki; bazen tehlike olarak algılanan durum tehlikeli değildir, bazen de durum kişi için tehdit edicidir ancak çözüm yoktur. Bu nedenle gerçekçi kaygılar ile gerçekçi olmayanları ayırmakta yarar vardır.
Trafikte yaşanan stresin hem psikolojik hem de fiziksel sağlığımız üzerinde olumsuz etkileri olabildiği için, trafik ortamında stresle başa çıkma konusunda aşağıdaki önerilere uyulmasında fayda vardır.
· Çeşitli nedenlerle trafik sıkışıklığının oluşabileceği zamanlarda erken yola çıkmalı.
· İlk defa gidilecek yollarla ilgili önceden araştırma yapmak ve olası güzergâhlar belirlenmeli.
· Yorgunluk genellikle stresi artırır. Bu nedenle çok yorgun hissedildiğinde yola çıkmadan önce bir müddet dinlenmeli.
· Öfke ve kızgınlıklarını saldırgan bir biçimde ifade eden diğer sürücülere benzer şekilde tepki vermekten kaçınılmalı, gerektiği takdirde güvenlik güçlerini bilgilendirilmeli.
· Trafikte stres yaşatabilecek durumlarla karşılaşıldığında derin nefes alarak sakin kalmaya çalışılmalı, gerekirse sevilen bir müzik ya da radyo programı dinlenmeli vb. (Dikkatsiz araç kullanma videosu izlenecek.)